26.01.2014

Bir doğum hikayesi :Caddebostan Yoga

18


Hindistan.. Himalayalar'ın yer aldığı Himachal Pradesh bölgesindeki Dharamsala şehrine arabayla yarım saatlik bir uzaklıkta..Dalai Lama'nın ve sürgündeki Tibet halkının yaşadığı Mcleod Ganj'a 20-25 dakika yürüme mesafesinde.. Bir dağ köyü..Yükseklik yaklaşık 2000 mt..10 hane var-yok.. Bir şekilde "in the middle of no where" durumu yaşıyor hissindeyiz..Sanskritçe "shala" adı verilen yoga salonumuz-evimiz-klübemizde 20 öğrenci günlük 6 saatlik mat üzeri yoga antremanı yaparken bir de sabah ve akşam yarımşar saatlik meditasyon halindeyiz.

Toplam 1 ayda tamamlayacağımız eğitmenlik kampının ortalarındayız. Son 3-4 yıldır içine giremediğim meditasyon halini bu sefer daha derinden olarak yakalarken  bir nevi transformasyona girmişim. Sadece ben değil diğerleri de benzer bir deneyim geçiriyor. Zaman zaman zihnimin gök mavisinin berraklığına eriştiğini hissetmeye başlarken, bazen geçirdiğim süre tamamen kayıp bazen de bir takım vizyonlar sanki kalbimden akıyor. Meditasyon dışında ise hislerin ve duyuların yoğunluğu ile sıklıkla yaşanan deja-vul lar devrede..
Öğle yemeğinden önceydi sanırım.. 2 saatlik günün ilk yogasını meditasyonla tamamlıyoruz. Bir anda gelen bir his sanki geleceğe ait bir vizyon gibi. Gözlerimi açtığımda tek bildiğim ve kesinlikle emin olduğum bir şey vardı, o da bugündü ve şu anki yazıma konu olandı. 

Hayatı kendi akışına bırakınca hele bunu gerçekten uygulayabilmek için katı bir disiplini göz önüne bile alabildiğinizde nasıl da gelişiyor, gelişmesi gereken, nasıl oluyor olması gereken.. Ve nasıl bir eminliktir nasıl bir inançtır ki olacağına sizi güvendiren.. 
Bu güven ve inançla fikrimi hemen 8 yıllık ortağım ve beni bu yolda her zaman destekleyen canım dostum Ebru  ile paylaştığımdan bugüne geliş hızıma ben de inanamıyorum. Hindistan'a tamamen 2 ay dolu dolu yoga yapmak ve ucuz masaj için tamamen yüzeysel mantıkla giden benin Farkında Abla:Himalayarda yazısını yazacak spiritüel havalara girmesine de çok şaşırdığım gibi, aldığım diplomayı hep hayal ettiğim gibi bir gün emekli olduğumda yapacağım iş için kullanacağımı tasarlarken, hatta eğitmenliği hayatımda öncelikli olarak düşünmezken belki part-time yaparım derken bu şekilde yönlenmeme hayret ediyorum.... Ve çok seviniyorum..Çünkü çok mutluyum. 

 Gelir gelmez kendimi hemen yoga terapi eğitmenliği kursunda buldum öncelikle.Bir yandan gönlümü kaptırdığım ileri yaş yogası ile eğitmenliğe başlamak, hem de bunu en ihtiyacı olan bakıma muhtaç yaşlıların ikame ettiği  huzurevinde gönüllü olarak yapmak için defalarca Semiha Şakir Huzurevi'ne gittim geldim. Malum devlete ait bir yer olması, prosedürlerin uzunluğu ve onların da haklı olarak hakkında hiç bir şey bilmedikleri yoganın ileri yaşlardaki kişilerin üzerindeki olumlu etkileriyle ilgili ikna çalışmaları oldukça uzun sürdü. 1 aylık gidip gelmeler sonunda huzurevinin sosyal hizmet uzmanı ve fizyoterapistinin de onayıyla derslere başlayabildim. İlk gün sadece 6 kişinin katıldığı sandalye yogası geçen hafta 20 kişiyi buldu. Ders boyu gözlemliyorum, solunu hiç kullanmayan bir teyze bile biraz olsun kıpırtdatmaya gayret ettiğinde, ders boyu her kapının açılıp yeni teyze veya amcaya hoşgeldin dediğimde, ders süresinde ben onları olumladıkça tebrik ettikçe bana sıcacık gülümsemeleri, ders boyu hissedilen olağanüstü huzur,  olağan üstü sevgi akışı, ders sonu sarılmalar, el öpmeler, gözlerim dolu dolu hayatımın ilk yoga eğitmenliğini yaşıyorum. Çok şükür ediyorum ki bana bu imkanı tanıdılar, onlara faydamın olduğunu hissedebilmek, en azından 1-1,5 saatlik bir mutluluk yaşamak hep birlikte benim için bunların değeri paha biçilemez.

Ve aynı süreçte bir de değişik dönem geçiriyorduk aslında. Yıkım nedeni ile mecburi olarak ofisimizi taşımak zorundaydık...Maalesef 8 yıllık iş çevremiz nedeniyle ayrılamadığımız Erenköy ve Caddebostan bölgesinde yaşanan ve burada başlamasına hala henüz anlam veremediğim "kentsel dönüşüm" yüzünden kiralık yerlerin ciddi olarak azalmasıyla  hatta ofis için ancak bir avuç kiralık yerin kalması yüzünden astronomik kiralarla karşılaşınca sancılı  bir arayış başladı ...Tam 2 ay boyunca neredeyse hemen hemen her gün yer aradık..Umutlarımızın tükenmeye çok yaklaştığı ama yine de inancımızı yitirmediğimiz bir anda bir mucize gibi çıktı karşımıza yeni mekan.. Ofisimiz için en uygun yer olan bu mekan hem de aynı zamanda Caddebostan Yoga nın da doğduğu yer oldu.

15 günde ofisi taşıdık, stüdyoyu kurduk ve hatta geçen hafta derslere başladık. Perşembe günü isimde karar kıldık, ertesi günü isim arayışında beni çok etkileyen spiral pagan sembolünü logoyu yaratacak olan çok yetenekli grafik tasarımcısı ve çok iyi bir yogi olacağına inandığım arkadaşım Can'a ilettim. Cuma muhteşem bir logo doğdu ve Caddebostan Yoga'nın web sitesinin açılmasıyla ilk olarak facebook üzerinden tanıtımlarımı yapmaya başladım. 

10 yıllık yoga yolculuğumun artık yeni katılımcılarla renkleneceği  Caddebostan Yoga'nın doğuşu böyle oldu. Beni her zaman destekleyen, hemen yanı başımdaki güç kaynaklarımdan başlayarak belki tanışmadığımız ama blog aracılığıyla yaşadıklarımı paylaşan, hisssettiklerimi hisseden herkese sonsuz teşekkür ederim. İyi ki varsınız, bana biz olduğumuzu hiçbir zaman unutturmayın, bu yolculukta en önemli dileğim bu...