16.06.2014

Yoga yolculuğumdan son haberler, SUP Yoga, Portekiz, Cascais giriş yazısı

Yoga yolculuğumu anlatmaya başladığım yerdeyim, tam 10 ay sonra... Ailemin yanından Silivri Semizkumlardan yazıyorum. Neredeyse 30 yıldır yazlarımızı burada geçiriyoruz. Son dönem çocukluğum, ergenliğim, genç kızlığım ve şimdi yetişkin yıllarıma şahit bu evde karar verdim yolculuğumu paylaşmaya.. İyi ki de paylaşmaya başladım, çok keyif aldım, yazmaktan, anlatmaktan ve gördüm ki okuyanlar da mutlu oldu, çok güzel geri dönüşler, yorumlar aldım ve içeriğim olan yoga ile seyahati seven insanlara ulaşmaya, bağlantı kurmaya başladım. Ama herşeyden önemlisi bu blogla birlikte kişisel anlamda da mucizevi değişimler yaşamaya başladım, yoga yolculuğum profesyonel bir yola girdi ve hızlanarak devam etti.
Haftasonu için burada bulunmamın aslında bir çok nedeni var, Pazar günü babalar günü ve 1 aydan uzun süredir ailemi görememiştim, bir de shutterstock ve istock fotoğrafçılarından çok yetenekli ve güzel yürekli, güzel görüşlü arkadaşım Alp'in  yoga çekimlerimi yapacak olmasıydı. Hobi olarak başladığı fotoğrafçılığı ciddi bir tutkuya dönüştüren ve kendi zevki için çok profesyonel çekimlere imza atan Alp, çok ciddi başarılara imza atmış, National Geographic ödüllü bir fotoğrafçı. Amerika'dan getirdiği müthiş ışık sistemi dahil çok değerli ekipmanını çekimler için kullandı. Alp'in profesyonel markası Ruzgar Photography; linkini ve muhteşem fotoğraflarını merak edenler www.ruzgarphotography.com adresinden bakabilirler.

Çekimler tatlı ve fedakar kanka, tam bir enerji bombası Duygu (dudimm), yukarıda Alp'in yanındaki yardımcı ışıkçımız babam olur, tabii ki annem ve Alp'in eşi yumuşacık kalpli eşi Demet'in de desteğiyle yani anlayacağınız tam bir aile ortamı içinde eğlenerek geçti, çekimin en çok kullanılan kelimesi " efsane " oldu, artık resimler yayınlanınca ne demek istediğimi anlarsınız diye umuyorum :) Alp tam bir "light hunter", gerçekten ışığı çok iyi yakalayan ve yansıtan bir insan, kendimi hem çok rahat hem de çok şanslı hissettim. Çekimlerden bahsetmişken bir de birbirinden harika kostumleri anlatayım. Bunları bana kendi koleksiyonundan yine çok sevdiğim bir arkadaşım ve dünyaları tatlısı insan Nurben Açıkay verdi. Nurben, Ten, Network gibi firmalara ve yurtdışına müthiş kalite plaj koleksiyonları hazırlıyor. Kumaş kalitesi ve dikimleri o kadar şahane ki her seferinde hayranlıkla giydim.


Bu sıralar yolculuk her anlamda pek hızlı bir süreçte.  Anlatmak, paylaşmak istediğim o kadar çok şey var ki. En son yaptığım Londra seyahatinden 2 ay sonra rüya gibi bir Portekiz gezisi yaptım, yoga ve seyahati gerçekten çok tatlı bir şekilde birleştirdiğim, hem yeni şeyler deneyimlediğim hem eğitim olarak geliştiğim hem de çok dinlendiğim ve hatta eğlendiğim bir gezi oldu.
Lizbon İstanbul gibi 7 tepe üzerinde kurulmuş ama hiç bir şekilde bozulmamış,yemyeşil ve inanılmaz net bir mavilikte gökyüzüne sahip rüya gibi bir şehir....

Öncelikle Portekiz yolculuğuma çıkış fikrim nasıl oluştu, bahsedeyim. 1 senedir instagram ve facebook üzerinden takip ettiğim yeni bir yoga stili var. Dünyada son dönemde hızla popüler olan SUP (kürek sörfü) tahtaları üzerinde yapılan SUP yoga. SUP açılımı "Stand up paddle board" üzerinde ayakta kolaylıkla durabileceğiniz bir zemine sahip, bu zemin üzerinde yoga yapılıyor. Şartların sabit zemine göre biraz daha meydan okumaya yönlendirmesinden dolayı yoga sırasındaki zihinsel ve bedensel dengeniz daha önem kazanıyor. Bu nedenle denge anlamında biraz daha zorlayıcı olmasıyla dengeyi arttırıcı ve esnekliği güçlendirici bir etkisi var. Denizi sevenler için deniz üzerinde olmanın verdiği muhteşem duygu ise tarif edilemez.
SUP denge için gerçekten bir "challenge".. Bu keyifli meydan okumanın deniz üzerinde olması ise yüzmeyi biliyorsanız avantaja dönüşüyor, çünkü düştüğünüzde bir tarafınızı incitme riskiniz düşük..

Uzun zamandır sörf ile ilgilendiğimden ve sörf yaparken yoganın avantajlarını çok iyi hissettiğimden ikisini birleştiren bu keyifli stili aylardır denemek istiyordum. Henüz dünyada çok yeni olması, Amerika ve Avusturalya'da yaygınlaşması ve Avrupa'da sadece bir kaç okulda verilmesinden dolayı oldukça uzun bir araştırma yaptım. Sonunda Lizbon!a trenle 40 dakikalık mesafedeki çok cici bir sahil kasabası ve sörf cenneti olan Cascais'te bulunan Iyengar Yoga eğitmeni Annett Mottlau ile bağlantı kurdum. Aslen Danimarkalı ve BKS Iyengar'ın ilk öğrencilerinden olan annesi nedeniyle çocukluğundan itibaren yoga ile iç içe yaşamaya başlayan Annett 20 yıla yakın süredir Portekiz'de yaşıyor ve iyengar yoga eğitmenliği yapıyor. Ayrıca çok iyi bir sörfçü olan Annett son olarak geçen seneden beridir SUP yoga dersleri de vermeye başlamış.

Anett'i ve iyengar yogayı daha ayrıntılı anlatmam gerekir. Daha önce Hindistan'da bulunan Himalayan Iyengar Center'da aldığım iyengar eğitimden bahsetmiştim. Yaklaşık 2 hafta süren bu giriş ve ileri seviye eğitimler sırasında iyengar yogayı yakından tanıma ve deneyimleme imkanım olmuştu. Iyengar yoga ekipman desteğiyle sizi öncelikle düzgün hizaya sokmayı ve her duruşu mükemmel bir hizada yapmanızı hedefleyen,doğru hizalama sağlandıktan sonra asana olarak ifade ettiğimiz duruşlarda nefes ile uzun süre kalmanızı hedefleyen, bloklardan, kemer ve booster tipi minderlerden bolca faydanılan dünyanın yaşayan en iyi yoga eğitmeni olan BKS Iyengar'ın-kendisi 95 yaşında olup, burçdaşımdır, Annett gibi, denk geldiğim çoğu yoga hocasının ve özellikle iyi olanların yay burcu olması da pek hoştur- eğitim sistemine dayanıyor.

Yaşayan efsane Iyengar hoca yay gibi :)

BKS Iyengar'ın en güzel sözlerinden biri :Sağlık bedenin, zihnin ve ruhun tam bir uyum içinde olması durumudur.
Doğuştan skolyoz hastası olan biri olarak, Iyengar'ın fiziksel mücadelelerle dolu çocukluk ve gençlik dönemi sonunda yogayla sağladığı meydan okuyuş beni her zaman çok etkilemiştir. Ayrıca terapisel anlamda iyengar yoganın skolyoza yönelik çözümleri benim ihtiyaçlarıma çok cevap veriyor.  Bu nedenle hem SUP deneyimlemek hem de Annett gibi bir profresyonelden iyengar yoga workshop çalışması benim için bulunmaz bir fırsat oldu.
Pırıl Pırıl Cascais sokakları ve Annett...

Önce biraz Cascais'i tanıtmak istiyorum. Cascais gördüğüm en temiz, en lüks ve buna karşın oldukça makul fiyatlarıyla rüya gibi bir tatil kasabası. Bu güzelliği keşfeden kuzey ve orta Avrupa'dan bir çok kişi burada yaşıyor ve çalışıyor. Zamanında aristokrasinin gözde bir mekanı olmasından dolayı şahane binalara ve yapılarak sahip olan Cascais, bugün sörfçülerin de gözdesi, hem dalga sörfü hem rüzgar sörfü hem de yukarıda bahsettiğim kürek sörfü SUP'nin bir arada yapılabildiği muhteşem koyları ile bulunmaz bir cennet. Biraz bu cenneti fotoğraflarıyla tanıyalım.


 Rüya gibi Cascais mimarisi, bahçeleri..


Cascais'te tarih ve plajlar iç içe..

hayatımda gördüğüm en temiz kum ve deniz.. ne çakıltaşı, ne yosun, ne sigara izmariti var.kusursuz bir kum cam gibi okyanus.. hayvan sokmak kumsala yasak.bu denli titizler.
                         Bembeyaz kumsal, masmavi gök. Okyanus havasının netliği..
Portekiz'in geneli gibi Cascais'te de tarihe ve doğaya saygı yüksek, aynen muhafaza edilmiş.
Cascais'te ve Lizbon'da geçirdiğim her an beklediğimden çok daha harika geçti, anlatacak paylaşacak malzeme bol, şimdilik ara vereceğim. Sonraki yazımda Cascais, iyengar yoga eğitimim ve tabii ki SUP yogayı anlatacağım. Bir de Cascais'te harika bir evde kaldım "House of Wonders B&B".O ev dahi anlatılmaz yaşanır diyeceğim güzellikte. Şunu tekrar tekrar anladım ki, doğaya, sanata, çevreye, tarihe, kadına saygı varsa bir toplumda yaşadıkları yer de çok güzel oluyor. Bizler bu fırsatı kaçırmış olsak da dünyada hala bunun değerini bilen koruyan toplumların olması umut verici... Gelecek kuşaklara diyelim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder