Hindistan seyahatimin heyecanından olsa gerek bu blogumu yayına koyduğum günden beri sürekli yolculuğumla ilgili yazmışım. Ama yazılarımın ve bu projemin çıkış nedeni olan yoga tutkumun hayatımdaki yerini ve gelişimini de anlatmam gerekiyor. Böylece bundan sonraki yazılarımda aldığım eğitimleri de daha rahat paylaşabilirim..Yalnız bu demek değil ki sizleri gezdiğimden gördüğümden yediğimden içtiğimden mahrum bırakacağım. Burada hem seyahat zevkimi hem de yoga tutkumu doya doya yazdığımdan emin olun ki her gün paylaşacak bir sürü konu toplamaya tam gaz devam ediyorum.
SKOLYOZ VE BEN
Ben bir skolyoz hastasıyım. Ergenlik çağlarımda ortaya çıktı, doğum hatası olduğu tahmin ediliyor. Benim için hem fiziksel hem psikolojik manada bir çok sıkıntı yaratan bir sorun oldu, özellikle gençlik yıllarımda. Kesinlikle kendimde göremediğim bir yamukluk vardı, bunu farkeden annemin el ile düzeltmeleri ve sürekli doğru durmam gerektiğine dair uyarıları bedenimde bir fayda etmeyince beni bir doktora göstermeye karar verdiler. Röntgen sonuçları orta üstü bir derecede (uğurlu rakamım olan 18 di sanırım) skolyozum olduğunu ortaya çıkardı. Böylece 11-12 yaşlarından beri her gece yaşadığım sırt ağrılarımın nedeninin gelişimden kaynaklanmadığı anlaşıldı.
Bu resim asırlık ben 20-25 sene öncesinden bahsediyorum ama o zamanki tedavime benzediği için koymak istedim. Doktorum-zamanının ünlü bir ortopedistiydi- bana ya korse takmamı eğer takmak istemiyorsam bir takım kültür-fizik hareketlerini düzenli olarak yapmamı söylemişti. Ve sporun bir çok çeşidinden mesela ağırlık ve güç kaldırma içeren tüm sporlar, topla oynanan sporlar, yük kaldırmak, paten, kayak, bisiklet gibi faaliyetlerden uzak durmamı, ayrıca hiç bir zaman kilo almamam gerektiğini ve halime kalmamın da hiç de iyi bir fikir olmadığını ekledi. Sağolsun tüm şahane sözleri dün gibi aklımda. En son olarak da babama odama bir demir barfiks yaptırmasını ve her gün orada maymun gibi sallanmam gerektiğini söyledi. Normalden uzun kollarımı ve geniş omuzlarımı bu barfikse borçlutum. Skolyozuma bir faydası oldumu, maalesef hayır.
Sonra neler mi yaşadım, en hassas dönemim olan ergenlik çağımda korse takıp kendimi kötü hissetmek istemediğimden bu doktorun dediklerini yaptım. Ama ne ağrılarım bitti, ne omurgam da bir düzelme oldu. Üzerine hem çok sevdiğim yakınlarımın hem de okul çevremin sıklıkla yaptığı "yamuk, yandan çarklı" gibi esprilerine uzunca bir süre maruz kaldım. Tabii ki hem sözler sonucu cidden yamuk olduğumu düşünmeye başlamam hem de her gece yattığımda çektiğim ağrılar ve uykusuz geceler beni psikolojik olarak çok zorladı. Yürümekten bile çekinmeye başladım, çünkü aksıyordum, en sonunda kendime güvenimi büyük ölçüde kaybettim. Bu son iki paragrafım karamsar ve şahsi görünse de birçok skolyoz hastası aynı problemleri yaşamıştır, o nedenle paylaşmak istedim. Ancak bir de başka bir boyutundan bahsetmem gerekir çünkü bazı kötü olan durumlar da olumlu sonuçlar doğurabiliyor.
Skolyozum ile yaşamaya alışmamın ve kendime olan güvenimi geri kazanma mücadelemin karakterime her zaman çok büyük bir faydası olduğuna inanıyorum. Hayatta başımıza ne gelirse gelsin bu birlikte yaşamamız gereken bir durumsa, öncelikle olumluya çevirmeden yaşamımızı sağlıklı bir biçimde idame ettiremeyiz. İnsanın en temel içgüdüsü aynı diğer canlılar gibi dünyadaki yaşamını sürdürmek, bu nedenle beyin de zorla da olsa sizi iyi olana yönlendirmeye çalışıyor. Benim de mutlu ve kendine güveni olan bir birey olarak yaşama isteğim, skolyozuma karşı meydan okuma gücü verdi. Attığım her radikal adımda oluşturduğum meydan okuyan kişiliğimin izleri vardır. Skolyozum nedeniyle sıkıntılı ve içe kapanık geçen ergenlik dönemimden sonra ya geri durarak ve çekinerek hayata mutsuz bir şekilde devam edecektim ya da farklı olduğumu kabul edip güçlenmenin yoluna bakacaktım. Böylece çok erken yaşta çalışmaya başladım, ilk arabamı 19 yaşında kendi biriktirdiğim parayla aldım, öğrencilik yıllarımdan itibaren birbirinden zevkli iş deneyimlerim oldu. Fiziksel durumuma meydan okumak adına iki yazımı dans ağırlıklı bir iş olan animatörlükle geçirdim, sonraki yıllarda kayağa ve windsurfe başladım, hatta en son bu sene su kayağına başladım, sırtımda 10 kilo ile 20 metre tüplü dalış bile yaparak PADI sertifikamı aldım. Arabanın yerini çoktan alan ve bayıldığım bir bisikletim var, benim temel vasıtam oldu. O zamanki doktorum bu yaptıklarımı duysa neler düşünür çok merak ediyorum. Sahiden bu fiziksel meydan okuma adına ilgi alanlarım o kadar çok çoğaldı ki, benden engellenen bir çok şeyi rahatlıkla yapabilmemin ve başarmanın yanında, dünyayı ve doğayı daha çok tanıma imkanım oldu, spor ve macera tutkum hiç bitmedi.
YOGA İLE TANIŞMA
Hayatımın en güzel kararlarından birini 2004 yılında aldım. Buna vesile olan kişi sırf bana değil çevresindeki bir çok insana ışık verdiğine ve hayatlarını değiştirdiğine şahit olduğum annemin çok özel sevdiğim bir arkadaşı olan değerli yoga hocası Merih Kenet'tir. Kendisi o dönem 10 yıla yakın süredir yoga dersleri alıyordu ve ben yoga kelimesini dahi bilmiyordum. Bana zihnen ve fiziken yaşadığı müthiş gelişimden bahsedince ben de skolyozum için bir çözüm olabilir mi acaba diye düşündüm. Ve kendisinin de devam ettiği Marmara Yelken Klübünde ders veren Ayzin Dörbudak ile konuşmaya karar verdim. Kendisini gördüğüm anda hayran oldum. 70 yaşlarında olmasına rağmen müthiş bir bedene ve duruşa sahipti, herşeyden önce çok güzeldi. Kursa yazılmadan önce durumumdan bahsettim. Bana söylediği söz dün gibi aklımda : "Sinemcim eğer skolyozun varsa ve istekliysen yoga senin hayatın olacak başka çaresi yok". Ve farkı ilk günden göreceğimi çünkü yogada değişimin anda hemen başladığını söyledi. Hakikaten de öyle oldu. İlk gün aldığım kursun ertesi günü koşa koşa annemin yanına gidip sırtımdaki düzelmeyi nasıl sevinçle gösterdiğimi hiç unutmam. Her zaman kaskatı ve yüksekte olan sırtımın sağ tarafının katılığı mucizevi bir şekilde açılmış ve yükseklik inmeye başlamıştı. Yoga şu ana kadar bedenimin başına gelen en güzel mucize. Bir gün sağlıklı bir şekilde hamile kalarak ve doğum yaparak bedenime esas mucizeyi de yaşatmayı gönülden diliyorum.
Müthiş bir hikaye... Kendi yoga hikayemi hatırladım... Kaleminize, yüreğinize sağlık...
YanıtlaSilgüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. İnanın çok güç veriyor bana bu sözler, sağlık ve sevgiyle kalın.
YanıtlaSilÇok keyifle okudum ve takip edeceğim seve seve.Güzel paylaşımlardan ilham alabilmek ümidiyle:)
YanıtlaSilçok teşekkür ederim ne kadar güzel yazmışsınız. size ilham verecek güzel paylaşımlar dileğiyle o zaman .. sevgiler
YanıtlaSilcok duygulu anlatmissin,okurken yasadiklarini hissetmemek mumkun degil.Yolculugunun mutlu ve uzun olmasi dilegiyle.
YanıtlaSilçok teşekkür ederim güzel ifaden için, hislerimi biraz olsun paylaşabiliyorsam ne mutlu bana..
SilGüzel anlatmissin. Tam da güvenimin kirildigi dönemlerde. Benim 42 derece skolyozum var. Aslina bakarsan cok agri olmuyor. Hatta bazi gunler anlamiyorum bile. Fakat senin yasadigin esprileri ben de yasiyorum. Icimdeki yeni seyler deneme isteginin bundan ileri gelecegini dusunmezdim. Yogayi da deneme karari aldim :)
YanıtlaSilMerhaba :) yaşadıklarını anlayabiliyorum çünkü bende bir skolyoz hastasıyız 19 yaşındayım psikolojikmen sıkıntılar çekmiyorum . Neşeli bir karaktere sahibim fakat bu aralar bedensel sıkıntılar yaşıyorum . Yoga'ya başlamak istiyorum lakin defalarca ameliyat oldum ve platinim var :( .Acaba bu benim yoga yapmama engel mi ? Siz ameliyat oldunuz mu ?
YanıtlaSil