Gidiş öncesi son hazırlıklar...
Yolculuk günü geldi çattı. Bütün hazırlıklarım neredeyse tamam gibi. Çılgın bir bavul hazırladım. Neyse ki kapandı, ama kilo sınırını oldukça geçecek. Buna güzel bir çözüm bulmam gerekiyor. Normalde bavuluma koyacağım bir çok şey bu defa yok aslında mesela yanıma aldığım makyaj malzemesi bir kalem, ruj ve allıktan ibaret, hiç topuklu ayakkabı yok, elbise yok, etek yok, takı yok, parfüm yok, parfümlü losyonlar yok, en önemlisi karton sigaram yok tabii ki. Ama o kadar yer kaplayan şey oldu ki otelde kalmadığımdan ve odanın içeriği de "acaba nasıl" sorusundan ibaret olduğundan havlu ve yatak çarşafları, banyo malzemeleri, fön makinası, ütü-bu ara bunların büyük kısmı orada bırakılacak- bilimum hijyen malzemeleri, her türlü şeyin antibakteriyellisi, ilaçlar, dezenfektanlar, gıda malzemeleri falan derken bavul coştu. Tartamıyorum da o kadar şişti ki sabit durmuyor ve bir daha açarsam kapatabilir miyim tekrar şüpheli , ve hala koymam gereken çok şey var neyse ki benim yeni kahramanım çok dehşet bir sırt çantam var:
Benim bu çantayı öpesim geliyor vallahi. O kadar büyük bir kurtarıcım oldu ki rahatlıkla 15-20 kg malzeme alıyor,4 ana gözü ve bir çok gizli bölmesi var laptop için ayrı bir bölme de yapmışlar, sırt bölümü destekli. Ben daha ne isterim. Bavula sığdıramadığım yorgan kılıfımdan tutun da kahve makinama kadar herşeyi aldı, üstüne yoga kitaplarım, defterlerim, günlüklerim dahil. Bu süreçte yaptığım en akıllıca alışverişlerden biri oldu canım benim. Çok da aramadan karşıma çıktı, bir tek Boyner' e bakmıştım sırt çantaları için, orada da spor markalar fiyat olarak hakikaten dudak uçuklatan cinstendi. Bari bir de kırtasiyeye bakayım derken şak diye bu Faber Castell marka çantayı buldum, spor markalarına ait çantalara göre çok çok uygun bir fiyata, 60 TL'ye aldım, mutluyum, kendimi tebrik ediyorum.
Bunun gibi bir başka düşeş ise Nescafe Survivor kit oldu. Ben hala aldığım fiyata inanamıyorum. Maxideki Migrostan 6 küsür TL. Internette 10-15 TL civarında.
İçinde türk kahvesi, 3ü bir arada, nescafe classic ve cafematte var, ben sade kahveciyim o yüzden biraz daha nescafe classic minik poşetlerden ekledim . En çok da içinden çıkan bardak termosa bayıldım. Dağ manzarası karşısında kahve keyifleri yapmak hayalindeyim. Keyiflerime de nasıl düşkünüm, asla vazgeçmem.
Ben bir hijyen manyağıyım. Hindistan'a yapacağım bu seyahati düşününce profesyonellik yolumda belki de aşmam gereken önemli karma yoga vazifem olabilir bu. Çocukluğumdan gelen bu bakteri ve mikrop takıntısının nedeni biraz muamma.. Ama çok sık izlediğim bir çizgi film varmış, oradan kaynaklı olma ihtimali yüksek. Ailem doktora da danışmış, ama adam olaya kendince bir çözüm bularak "iyisi mi siz buna kardeş yapın bir tane o zaman geçer" demiş. Nitekim geçmedi, özellikle 30lu yaşlardan sonra daha da arttı. Tabii 30 lu yaşlardan sonra bekar kadınların çoğunda bir düzen ve temizlik çılgınlığı oluyormuş, nereye sarıcaz tek başımıza evde. Ama bu takıntı beni çok da rahatsız edecek boyutlara ulaşmaz. Çünkü hassas noktalarımı iyi bildiğimden hep akıllıca önlemler alırım, seyahatlerimi bir sıkıntıya asla döndürmem. Şimdi de çok kilit parçalar buldum, benim gibi temizlik hastalarına tavsiye ederim mutlaka.
En üstten soldaki klozet kapağı dezenfektanı, antibakteriyel. Aslında Cif tarzı sağlam bir sprey alayım diyordum, ama bavulda hem çok yer kaplayacak hem de bavulda sıkıntı yaratabilir, Hindistan gümrüğü hassasmış bu konuda. Bu benim için hem ufak hem daha rahat çözüm oldu, sırt çantamda da nereye gitsem taşırım. Yine çok hoşuma giden başka bir şey de Watsondan aldığım kullan-at iç çamaşırları. Bir tanesini de gitmeden denedim %100 pamukludan yapmışlar, çok rahat ve normalinden farklı hissetmiyorsunuz. Solo'nun seyahat boyu hazırladıkları tuvalet kağıtlarını da çok sevdim, yine sırt çantasında rahatlıkla taşınabilecek türden. Ortada aldığım mini boy şampuan ve vücut jelleri var, özellikle büyük boy almadım. Bir kere bavulda yer kaplayacak bir de kardeşimin getirdiklerinden biliyorum Hint şampuanları ve saç kremleri müthiş. Ama en sevdiğim saç ürünleri olan Toni&Guy'un mini boylarını bulunca çok mutlu oldum, bu ekibe hemen dahil ettim.
Geleneksel markalardan çok hoşlanırım, Selin de bunlardan biri, antibakteriyel jelini yol için aldım. Son iki üründen biri kapağı kullanışlı bir bardak olan pembe bir termos, okul süresince işime çok yarayacak. Diğeri Gratislerde satılan seyahat boyu sprey kutuları. Sevdiğiniz yağlardan, jellerden ve benzer likitlerden koymak için ideal, ancak çok sağlam mı bilemedim ben de üstünü poşetle kapladım. İçine çok güzel bir yağ hazırladım. Yoga öncesi için. Yogadan önce sıcak bir suyla duş almak kasları açmak için iyi bir yöntem. Okulumda da kurallar listesinde yer alıyor. Ben zaten yıllardır bunu adet edindim, hatta öncesinde sauna ve masaj da yaptırırım. Duştan sonra iyice kasları ısıtması için susam yağı sürerim. Neutrogenanın ki bu konuda en iyisi. Kuru ve yapışmıyor. Mis gibi de kokar. Ama ben bu sefer okulumuzda parfüm kullanımı yasak olduğu için biraz da kokusu güzel olan bir yağ karışımı yapmak istedim. İçinde neutrogena susam yağı-çok az Johnson baby yağı ve %50 si kadar Fas'tan gelen argan+gül karışımı var. Kendi body mistimi yarattım işte böyle karışımları yapmaya bayılırım.
Sırt çantası, survivor kiti derken sona doğru yazımın feminenleşmesi de enteresan oldu. Ama benim gibi kadınlar olduğuna da eminim, her kafayı kıran maceracı ruha sahip kişinin erkek ya da erkeksi olmasına dair klişelerden vazgeçmeli artık değil mi ? Neticede ben içimde sabahtan beri biriken heyecanı biraz dağıttım son gidiş yazımı da havaalanına saklıyorum, görüşmek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder