26.09.2013

Mcleod Ganj özel: Dalai Lama Tapınak Kompleksi ve Tibet Müzesi

Bu hafta yoga eğitmenliği kursumun başlamasıyla  önceden de tahmin ettiğim gibi zamansızlıktan ve akşamları bir pestile dönüşmüş olarak odama döndüğümden  yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Halbuki gezip gördüklerimden ve burada yaşadıklarımdan anlatacağım o kadar çok şey var ki daha... Ben de artık bir zaman bulup bugün vereceğim güzel haberle başlamak ve sonrasında yarım kalan ve benim içim burada şimdiye kadar ki en güzel ve özel yolculuğum olduğunu düşündüğüm en önemli Mcleod Ganj gezimi anlatmaya devam etmek istedim.


Yukarıda gördüğünüz sürgündeki Tibet hükümetinin benim için düzenlediği Dalai Lama tapınağı giriş kimliği. Halbuki ben tapınağa daha önce girdim, hatta bu yazımda uzun uzun anlatacağım. Peki neden bu kimliği mi düzenlediler? Nedeni pek güzel : Dalai Lama burada, ve Pazartesi gününden itibaren öğretileri başlıyor.Ben bu kimlikle öğretilerini izleme ve kendisini görme şansına sahip olacağım, bağlı olduğum eğitmenlik okulu daz da bu özel durum için izin verdi. Çok mutlu ve heyecanlıyım, buraya gelip kendisini görmeden gitmek asla istemezdim.

Dharamsala'daki Mcleod Ganj gezimi anlatmaya devam ediyorum. Buraya aynı zamanda "Little Lhasa" deniyor. Sürgündeki Tibet halkının esas başkenti olan Lhasa'ya ithafen. Bir de Dhasa da diyen var, Lhasa ve Dharamsala karışımı olarak türetilmiş..

Mcleod Ganj gezimin en heyecanlı yeri ve asıl adı Tsuglagkhang Temple olan Dalai Lama tapınağının girişine gelmiştim sonunda.  Büyük bir heyecanla kapıdan geçerek, bir çok binadan oluşan kompleks alanına girdim.  Hemen ilk girişte bir manastır vardı, burası rahiplerin kaldığı yer. Duyduğuma göre 1000'den fazla rahip burada ikame ediyormuş.


Sonrasında müzeyi gördüm ve sonrasında öbür tarafta ne var diye bakarken, amanın o da ne? Şok şok şok.... Müzenin karşısında bir ofis, kapısında kocaman bir uyarı, tapınağa giren kişiler her türlü kayıt cihazlarını oraya teslim etmek zorundalarmış. Acaip bozuldum. Yolculuğumun en önemli durağı ve ben görüntü alamayacağım. Yanımda hem kameram hem de telefonum olduğundan sadece telefonumu verdim ve sandım ki kurtardım, en azından kamera çekimi yapabilirim. Nerdee, tapınak girişinde 2. güvenlik çantamın her tarafını ve üstümü didik didik aradılar, sadece kamera değil minik bir deodorant vardı yanımda onu da aldılar. Meğer tamamen benim şansıma Haziran 2013'te bağlı başka tapınaklarda meydana gelen seri bombalama olaylarından sonra her türlü kamera, telefon, radyo ve patlayıcı madde girişi yasaklanmış.

Ne yapalım maksat önce içeri girmekti, en azından girebildim. Burada size neler olduğunu göstermek için üzülerek kendi çekimlerimi değil yasaktan önce yapılabilen çekimlere ait resimleri koymak zorunda kaldım. İlk olarak Tibetli Budist Rahiplerin bahçedeki filozofi derslerine tanık oldum. Burada sonradan iyi bir şekilde öğrendiğim kadarıyla öğrenci öğretmene bir soru soruyor ve sorunun ardından ellerini birbirine vuruyor, arada tespihi kollarına geçirerek sallıyor.

İzlemesi oldukça keyifli bir görüntüydü ve izlendiklerini bildikleri halde asla tapınak ziyaretçilerine bakmadan tamamen bu ders rituellerine konsantre olmaları da oldukça doğal bir görüntü yaratıyordu.

Yukarı çıkınca mumlarla dolu 4 yanı cam ile kaplanmış çok güzel bir oda gördüm, herkesin dilek mumları yanıyordu.Bu odanın bulunduğu avlunun hemen ilerisinde çarklar vardı, ancak tapınağı saat yönünde dolaşmanız gerekiyormuş, her yerde görevliler var uyarıyorlar. Bu dolaşma sırasında da aynı şekilde saat yönünde üzerinde mantralar bulunan çarkları çeviriyorsunuz.


Avlunun ön tarafı bahçeyi gören bir teras gibi ve aynı zamanda ibadet yeri. Tibetli budist inancına sahip kişilerin ibadet şekli namaza çok benziyor ama burada beden tamamen yere uzanarak secde ediyor. Tabii uzanmak ve tekrar kalkmak biraz zor olduğu için özel bir ahşap üzerinde kayarak yapılıyor.


Avluyu saat yönünde dönerken içerideki iki duasını görüyorsunuz, girerken ayakkabılar çıkartılıyor. Buda'nın heykelinin önü paketlenmiş bisküviler, nutellalar ve çikolatalarla dolu. Tayland'da gördüğüm ve ciddi koku bırakan Buda'ya  açık gıda sunumu yerine paketli gıda oldukça mantıklı geldi. Tapınak kapanınca rahipler toplayarak afiyetle yiyorlardır mutlaka diye düşündüm, hepsi de en kaliteli güzel markalardı.



Avluya geri çıkıp huzur dolu bu ortamın keyfini çıkarmak istedim ve çevreyi gözlemledim. İbadet edenlerin yanında minik bir dua kitabından dua edenler, tesbih çekenler vardı. Dinlerin ibadet şekilleri ne kadar çok benziyor, tapınağın girişinde musluk vardı, ellerin sabunlandığı. Benzerini Japonya Kyoto'da zen tapınağında görmüştüm, hatta orada yıkama usülü resmedilerek gösterilmişti. Bizdeki abdest ile benzerliğine şok olmuştum.


Sonra tapınaktan çıktım ve kompleks içinde dolaşmaya başladım. Yine aynı güvenlik nedenleriyle Dalai Lama'nın ikamet ettiği evi de görme imkanım ortadan kalkmıştı.İçeride gidecek bir tek müze kalmıştı, neyse ki çekim yapmak serbestti orada. Ben de önce kameramı ve telefonumu geri aldım ve müzeye girerek Tibet halkının hüzünlü hikayesinin ayrıntılarını öğrenmeye başladım.
 Burası müzenin karşısında görülen anıt..

Müzede aynı dönemde sürgündeki Tibet halkının lideri Dalai Lama'nın yıllara yayılan barışçıl özgürlük mücadelesine ait bir fotoğraf sergisi vardı. 
Girişte Tibet halkı tarihi ile ilgili bilgi veriliyor, aşağıda Tibet halkının yaşadığı platoya ait bir minyatür var, bu plato dünyanın en yüksek platosu. Tibetliler Lhasa şehri olan bu bölge ve çevresinde bin yıldan fazla süre kimseyle savaşmadan yaşamışlar. Tamamen kendi gelenekleri ve Tibet budizmi öğretileri ile varlıklarını şiddetsizlik mantalitesi üzeinre inşa ederek sürdürmüşler. Mücadeleleri halen aynı çerçevede devam etmekte, en fazla özgürlük isteklerini dünyaya duyurmak için kendilerine zarar veriyorlar ki birazdan anlatacağım, beni bu müzede en çok etkileyen olaylardan biri oldu.

Müze gerçeken çok iyi bilgiler veriyordu, ilk girdiğinizde ücretsiz olarak alabileceğiniz bir sürü kitap bulunuyor, kitaplar tamamen Tibet özgürlük mücadelesini anlatıyor.
Ayrıca müzede sürekli olarak video ve film gösterimi yapılmakta. 
Tibet tarihinin anlatıldığı fotoğraf sergisi var,bilinen tarihinden günümüze kadar olan süreyi anlatıyor. Çin işgali sonrası Tibetlilerin yurtlarından kaçış hikayeleri de oldukça hüzünlü bir şekilde fotoğraf belge ve video kayıtlarıyla veriliyor.

Öğrendiğim her şey çok sarsıcıydı hakikaten.. Çinli askerlerin Tibet halkına yaptığı eziyeti gösteren görüntüler çok kötüydü... Ancak en etkileyen şey ise şimdiye kadar dünya medyasının da sıklıkla gözardı ettiği ama halen devam eden  "self-immolation" adını verdikleri kendini yakarak öldüren Tibetliler..
Özgür Tibet için  kendilerini yakarak sokaklarda can veren Tibetliler bu intiharları beni çok derinden üzdü, böyle bir şeyi insan nasıl göze alır anlamakta zorluk çektim. Özgürlüğüne sahip olamamanın verdiği acı bu kadar büyük müdür ki bir insan kendini yakarak öldürmeyi göze alır? 
İşte kendini yakarak intihar eden Tibetlilerin fotoğrafları....

Bunların ardından üst katta Dalai Lama'nın verdiği siyasi mücadelenin fotoğraf sergisi ile çok ilgilenemedim açıkçası.. Ama yine de açıklayıcı bilgiler yer alıyordu, ve yıllara göre atılan tüm adımlar ve tüm barışçıl çözüm arayışları veriliyordu...Dalai Lama ilerlemiş yaşına rağmen halen dünyanın her yerinde özgür Tibet isteklerini anlatmaya çalışıyor ama maalesef şu anda Mcleod Ganj'da bulunan sürgündeki hükümetlerini tanıyan hiç bir ülke yok, tamamen kendi imkanları ile buradaki insanları kalkındırmaya ve eğitmeye çalışıyorlar.
Bu tur bana yine bir sürü sorular sordurdu. Daha önce de yazmıştım, bir toplumun barışçıl tutumda ısrarı neticesinde acımasız bir başka ülke tarafından işgal edilerek özgürlüğünün elinden alınması ne yaman bir çelişkidir... Ertesi gün yaptığım manastır ziyaretinde gördüm ki özgürlüğün olmaması insanın hayatını öyle bir etkiliyor ki... Aileler paramparça olmuş, her bireyi ayrı ülkede, kendi vatanları olan Lhasa'ya dönemeyenler.. Onlarca yıl insanların en yakınlarından uzakta yaşayışları...Tamamen parçalanmış ve dağılmış bir halk.. Bir yanda da dünyaya sevgiyi, merhameti, şiddetsizliği aşılayan büyük bir ruhani lider..Dünya tatlısı, halkı da kendisi gibi, hep güler yüzlü, hep sevgi dolu... İşte hepsi ayrı bir çelişki, açıkçası sorular bitmiyor, inançlarını bile sorgulamaya başlıyorum bir anda... Benim sorularım bitmez ama bu yazı şimdilik bitmeli çünkü yarın sabah yine erkenden eğitimim var..

Özellikle müze içeriğini merak edenler https://www.facebook.com/sineminyogayolculugu sayfasında
 Mcleod Ganj albümünden resimlere bakabilirler.

Bu yazıdan sonra biraz yogaya dönmek istiyorum. Iyengar eğitimimi Pazartesi tamamladım ve genel olarak orada neler yaşadığımı, bana ne gibi şeyler öğrettiğini ve kişisel olarak bu yöntem ile ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum. Şimdilik herkese iyi akşamlar ve buradan sevgiler. Havalar yine bozdu, biraz güneş gönderseniz çok güzel olur :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder