19.09.2013

Mcleod Ganj: 1.gün Bhagsu'dan Mcleod Ganj'a keyifli yürüyüş

Namaste!
Temel seviye Iyengar yoga eğitimimi başarıyla bitirince kendime bir hediye verdim ve 2 günlük tatilimi Mcleod Ganj'da geçirmeye karar verdim. Salı günü sabahın erken saatlerinde yollara düştüm. Önce Bhagsu'ya inip oradan Mcleod Ganj'a güzel bir yürüyüş yaparak gezime başladım.
Bhagsu'nun sabah erken saatleri Shiva Tapınağından çıkan ziyaretçiler ile doluydu. Burası Hindular için çok kutsal bir tapınak. 
Sabah kahvaltımı burada yapıp enerjimi toplamak ve öyle yürüyüşüme başlamak istedim. Tam hayalimdeki gibi bir cafe buldum, günler sonra nihayet gerçek bir latte içebildim ve yanında da harika bir çikolatalı kruvasan yedim. 
Ama burada en çok hoşuma giden şeylerden biri spiritiuel hint müziğiydi, hemen adını öğrendim ve Mcleod Ganj'da bu müziği bulduğumu sanıp cdsini aldım ama meğer aynı isimle yüzlerce şarkı varmış.Çünkü şarkı ismi tanrıları Şivanın mantrası "Om Namah Shivaya" .
Cafeden çıkıp aşağıya anayola doğru ilerlerken tapınaktan çıkan hintli kızlar bana eşlik etti.
Bu kızların yüzlerinde öyle bir sempati var ki, kelimelerle anlatmak mümkün değil. Bir de ben yerel kıyafetlerini çok beğeniyorum, her zaman gururla taşıyorlar birbirinden rengarenk elbiselerini. 
Bhagsu'yu geride bırakırken buranın battaniye modellerini sunuma çıkaran otelin görüntüsü çok hoşuma gitti, hakikaten bizim misafirhanenin de battaniyeleri aynı, o yüzden çok güldüm...
..ve dağ yolundan yürümeye başladım. Yaklaşık yarım saat süren bu yolda çok güzel görüntüler aldım, kısa kısa yorumlarla beğendiklerimi buraya yüklüyorum, geri kalanlarını diğer tüm fotoğraflar gibi facebook sayfamda görebilirsiniz.
Üstteki Bhagsunun çıkışı, sonra aşağıdaki gibi bir dağ yoluna devam ediliyor. Çok tatlı bir Tibetli teyze de yollara düşmüş acaba çarşıya mı gidiyor?
Tibetli yaşlı bir rahip ve okula giden öğrenciler ile karşılaştım.
Bu şirin kızlar da okula gidiyordu, sanırım Bhagsu tarafında ortaokul-lise tarzı bir okulları var, gelen bir çok öğrenci 10-15 yaşlarındaydı
  20 dakika kadar yürüdüm sonra karşıma çıkan bisikletli Sih bana geldiğimi müjdeledi..Sırıtışı biraz ürkütücü olsa da bisikletinin rengini çok beğendim.

Mcleod Ganj girişi önce sokak satıcıları sizi karşılıyor. Birbirinden güzel Tibet sanatları satılıyor buralarda, fiyatlar uygun, kolaylıkla da indirim yapıyorlar.
 Buraya geldiğimden beri bir sürü maymun görüyorum, ama bir türlü resimlerini çekme şansı yakalayamamıştım. İnanın bizde nasıl kedi çoksa burada da maymun çok. Maalesef çok hızlılar bir de "elinde telefonla çok yaklaşma kapar" diye arkadaşlar uyardı, "hele elinizde yemekle kesinlikle dolaşmayın"diyorlar. Peki ben bunların fotoğraflarını nasıl çekerim diye düşünürken, çöp kenarını zaten bana söyleyenler olmuştu, nitekim aynen  çöpün dibinde buldum, bir tanesini görüntüleyebildim.
Maymunları özgürken daha çok seviyorum. Tayland'da bu hayvanları zulüm içinde eğitip turistlere eğlence olsun diye sunuyorlar, bu eğlence anlayışı bana çok dokunmuştu. İnsanlar hayvanlara karşı neden bu kadar zalim bir anlasam..
Zalim insanları bir kenara bırakıp sihirli Tibetlilere dönelim. Dalai Lama ve sürgündeki halkı buraya öyle bir sihirle dokunmuş ki zamanında kimsenin yüzüne bakmadığı Dharamsala bugün Mcleod Ganj ve çevredeki yerleşim birimleriyle turistik bir cennete dönüşmüş. Nihayet dağ yolu yürüyüşüm sona erdi ve Mcleod Ganj'a girdim.
 Bu yazım resimlerle dolu ve hikayeden biraz yoksundu. Ama Mcleod Ganj hem görsel güzelliklerle hem de hüzünlü ve gizemli hikayelerle beni büyüledi. Bu yüzden bu yerle ilk yazımı gidiş yolumdan başlatarak geçirdiğim her anı anlatmak istedim.
Ama yazıyı sona erdirmeden önce burayla ilgili bir efsane anlatayım:
"Dharamsala, çok vahşi hayvanların olduğu bir yermiş. Hayvanların tehlikesi ve sarp yolları insanların buraya gelmesine engelmiş, sadece kendi halkı ve burayı sömürgesi altında tutan İngiliz görevliler ikame eder,  onlar da çevredeki tehlikeler yüzünden doğanın güzelliğinden hiç faydalanamazlarmış.  Ama buraya Dalai Lama ve halkı yerleşince bu vahşi hayvanlar burayı terk ederek güzel doğayı yeni misafirlerine bırakmışlar, istemişler ki bu güzel sevgi dolu halk kendini evinde hissetsin ve özgürce doğada dolaşabilsin. İşte o gün bugündür bir tane bile vahşi hayvan kalmamış ve burası şefkat ve sevginin ışığıyla aydınlanmış." İşte bu güzel hikayeyi ben manastırdaki sevgili arkadaşım rahibe "Tserimg choekyi"'den dinledim. Burada yüreğime en dokunan anları onunla yaşadım, bir yazımı tamamen ona ve manastırdaki geçirdiğim zamana ayıracağım. Şimdilik burada noktalıyorum, tekrar görüşmek üzere...
Özgürlüğünüzün değerini bilmeniz dileğiyle... Sevgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder