7.07.2016

Farkında Abla Türkiye'de 1

Bu blogta anlattığım yoga yolculuğumu benzer yoldan yürümek isteyenlerin tecrübelerimden faydalanarak kendilerine öneriler çıkarması yönünde başlamıştım. Hindistan'a gidişim blog yazılarıma başlamama en büyük nedendir ve benim için çok önemli bir dönüm noktası olduğunu bugün çok daha iyi anlıyorum. Orada bir çok yazı yazdım gördüğüm yaşadığım hissettiğim ne varsa anlattım ve çok olumlu geri bildirimler aldım. Sonra içerik aslında taslakta düşündüğüm gibi bir seyahat ve yoga konsepti olarak yerleşti, Avrupa'da bir çok farklı eğitmen ile yaptığım çalışmaları ve katıldığım eğitimleri anlattım, bir yandan da yoga eğitimleri alırken bulunduğum şehirlerden izlenimler aktardım. Ama Caddebostan Yoga başta olmak üzere Türkiye'de de devam eden ciddi bir yoga yolculuğum var. İstanbul'da farklı eğitimlere katıldım, Caddebostan Yoga'da enteresan konularda çeşitli etkinliklerde farkındalık üzerine çok değişik tecrübeler yaşadım. Türkiye'de farklı yerlerde yoga tatillerini ve atölye çalışmalarını deneyimledim. Kendimi bu yolda ömür boyu yürüyecek bir öğrenci gibi görüyorum, bu çok keyifli! Aynı seneler önce okuduğum Farkında Abla gibi hissediyorum. Bu isim çok tatlı bir kitaptan geliyor. Bana ilham veren Farkında ablayı daha önce Hindistan'daki bir yazımda kullanmıştım. Merak edenler Farkında Abla: Himalayalarda yazıma bir göz atsın, komik ve keyiflidir! Bu yazı da aynı isimli Farkında Abla kitabını anımsatmıştı, sadece yoga değil farkındalık yolunda orada deneyimlediğim değişik tecrübeleri- laboratuvar sistemini reddeden Tibet hastanesinden üstad Yogesh ile chakra seanslarına ve çok dönüştürücü meditasyon tecrübelerine kadar - paylaşmıştım.

Türkiye serisine başlamayı çok uzun zamandır düşünüyorum. Aslında bir çekindiğim konular vardı çünkü her zaman olumlu deneyimlerim olmadı ve çok da paylaşma tarafları değildim. Ama sonradan düşündüm ki objektif olma imkanım yok, sadece kendi deneyimlerimi ve hissettiklerimi yazıyorum. Her zaman olumlu hisler paylaşmaya gayret edersem samimiyetten uzaklaşır ve ruhun özünü kaybederim. Bu nedenle dürüst samimi paylaşımlarla yola devam :)

Bu yazıyı hazırlamaya Alanya'dan başlamış durumdayım. Burada Alanya Surf Team ile Sup Yoga Seansları düzenlemek için geldim, yarın dönüyorum. İnanılmaz keyifli bir deneyim oldu. Bu işi yaptıkça ne kadar doğru olduğunu çok daha iyi anlıyorum, hem çok güzel mekanlar görüyorum hem de harika insanlarla tanışıyorum! Bir de gerçekten keşfediyorum, ülkemizin nasıl cennet olduğunu görüp bu cennete gerçekten gönül bağıyla sahip çıkmamız gerektiğini tekrar tekrar anlıyorum.


Alanya ne kadar güzelmiş! Yerli turistin pek tercih etmediği bir yer, genelde İskandinavlar ve Ruslar geliyormuş. Bu sene malum durumlardan biraz yerli başlamış. Burada kaldığım otel, sahil bana Koh Samui'yi hatırlatıyor. İşletmeciler yaşanan durumdan ders alıp az biraz vizyon geliştirse hatta bence oradan çok daha eğlenceli ve keyifli olabilir. Sup Yoga yaptığımız Alanya Kalesi ise Lizbon'daki Castelo'yu. Şahane bir doğa, Toroslar, deniz, tarih. Alanya Surf Team'in becerikli ve  yakışıklı Sup eğitmeni Barış ve burada bu deneyimi tatmak isteyen harika bir ekip ile her sabah 5:30-6:00 arası SUP Yoga için 2 saatlik turlara çıktık. Alanya'da iç içe geçmiş tarih, doğa ve masmavi Akdeniz ile gün doğumunda olağanüstü keyifli anlar yaşadık. 

Yoga yolculuğumun en güzel senelerinden biri bu sene. Hem Caddebostan Yoga'da hem de dışarıda katıldığım etkinliklerde harika insanlarla bir araya geliyorum. Bunlardan biri de bundan 3 hafta önce Datça Kızılbük'te katıldığım "Juno ile Derin Tatil"di. Datça Kızılbük Ahşap Evleri'nin dünyalar tatlısı bir işletmecisi var Esra, kendisi benden Juno'nun etkinliğinde yoga dersi vermemi istedi. Bir cennet Kızılbük ve Juno! Bu teklife atlanmaz mı!


Yıllardır takip ettiğim "Kendi halinde bir yıldız gözlemcisi" Juno, entellektüel birikimi ve empati kapasitesi inanılmaz yüksek, kalplere dokunmayı çok iyi bir şekilde başaran gerçekten çok saygı duyduğum bir astroloji üstadı. Onun sıkı bir takipçisi olarak onunla birlikte bir organizasyon paylaşmak benim için çok keyifli olacaktı.
Juno ile dersler başlamadan çok özel bir seans yaptık ve astroloji haritamı yorumladı. Hem de ne yorumlama!Bence bu ifade az kalacak çünkü o kadar derin bir farkındalık katıyor ki hayatınıza astrolojik terapi desek belki daha yerinde olur. Her zaman inandığım konu olan zamanın ruhu kavramını harika ifade eden Juno ile seans kendisi gibi çok derin ve çok anlamlıydı. Ses kaydını hala zaman zaman dinliyor ve bir çok konuda özgürleşmeye yönelik bir dönüşüm evresinin önemli bir adımı olduğunu anlıyorum. Çok güzel, çok olumlu ve motive edici oldu benim için. Teşekkürler Juno!
Esra Kızılbük Ahşap Evlerinde muhteşem bir yoga alanı oluşturdu. Burası etkinlikler için inanılmaz güzel bir ortama dönüşmüş durumda.

Sabah ve akşam olmak üzere toplam 6 derslik bir program hazırladık. Konuyu 6 farklı çakra üzerinden yapılandırdım. Ve çok keyif aldığımız dersler ortaya çıktı. Zaten herşey o kadar keyifliydi ki. Bunun kesinlikle hem Juno hem de katılımcıların olağanüstü enerjilerine ve tabii ki mekandaki başta Esra olmak üzere tüm ekibin uyumuna bağlıyorum. Kızılbük'teki bütün varlıklar uyum içinde ve olağanüstü bir dişi enerji var. Tabiat ana bütün cömertliğiyle şifasını almak isteyenlere sunuyor.  Muhteşem bir 4 gün geçirdik, doğanın göbeği,muhteşem denizi olan bir koy, harika katılımcılar, kocaman bir masada neşe içinde muhabbetlerle geçen lezzetli yemekler (bu yemekler biscolata yakışıklısı bir şef tarafından hazırlanıyor:) ve daha da güzeli, Juno ile akşam sohbetleri, hayat üzerine, değişim üzerine, inanç üzerine. Semineri Juno özenle hazırlamıştı, yine gönüllerimize yumuşacık dokundu, ruhlarımızı okşadı. Kızılbük'te hem tüm duyu organlarımız hem de ruhlarımızı doyurduk.
                                Yeşilin de mavinin de en güzel tonları Kızılbük'te kesinlikle!
 Kızılbük Ahşap Evleri'nde köpekler bile dişi ağırlıklı. Bunlar Mira ve İrma. İrma çok fena kalbimi çalmış akıllı mı akıllı bir kız ! Görevi idari işler ve personel, tek başına bütün mekanı idare ediyor :)

Ben bu mekanı çok seviyorum gerçekten. Şimdi yazınca hatta ne kadar özlediğimi hissettim. Şimdi böyle ballandıra ballandıra anlatıyorsun resimler de koyup bizleri özendiriyorsun demeyin! Çünkü ben tekrar gidicem, hatta sizleri de davet edicem. Kızılbük'ün en şahane zamanı Ekim'miş dediler, o cam gibi muhteşem berrak deniz tam çarşaf oluyormuş, havası mis gibi ne çok sıcak ne üşüten oluyormuş, belli ki ortam kendini hain kışa hazırlamak isteyenler için tam bir enerji deposuna dönecek. Ben de dedim ki Sinem, kafayı son bir kaç yıldır dişi enerjilere falan taktın, böyle de bir mekan var, neden orada Ekim'de şöyle 4 günlük bir "Sinem ile Yoga Yolculuğu: İçimizdeki Tanrıça Enerjileriyle Temas " tatili yapsak, ben ekibimle gelsem, yoga var masaj var, mis gibi deniz var hava var, kocaman bir masa etrafında lezzetli yemekler, şirin mi şirin bir ekip, minnoş İrma'nın gözetimine sahilde şarap ve dans geceleri, bir de güzel bir tekne gezisi koysak, ah tatile geldik bir de meyhaneye gidip sohbetin dibine vurmayacak mıyız? Yani öyle bir tatil olsa ki oradan aldığımız enerjiler bize tüm kış için yakıt olsa, harcasak harcasak bitmese! Ne dersiniz 12-16 Ekim Datça Kızılbükte miyiz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder